Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

yiyecek içecek

См. также в других словарях:

  • içecek — is., ği 1) İçilen her şey, meşrubat Burada yiyecek, içecek her şey var. 2) sf. İçilmeye elverişli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büfe — is., Fr. buffet 1) Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap 2) Toplantılarda yiyecek ve içeceklerin konulduğu masa Kadınlar büfeye gidip bir şey yemek için bile kımıldamıyorlardı. F. R. Atay 3) Yiyecek, içecek, gazete, dergi vb.nin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bakkal — is., Ar. baḳḳāl 1) Yiyecek, içecek vb. maddeleri perakende olarak satan kimse Arkadaşlarımızdan Ethem de gitti, babası gibi bakkal oldu. M. Ş. Esendal 2) Bu maddelerin satıldığı dükkân Birleşik Sözler bakkal çakkal bakkal defteri bakkal kâğıdı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • buzdolabı — is. Yiyecek, içecek vb.ni soğuk olarak saklamaya yarayan, motorla çalışan dolap, soğutucu, frijider Turgut buzdolabından biraları çıkardı. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller buzdolabı gibi buzdolabına kaldırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geri hizmet — is., ask. 1) Askerlik mesleğinin savaşta veya askerî harekâtta, yol, haberleşme, sağlık, yiyecek, içecek, silah sağlama vb. çok yönlü hizmetleri en akılcı, etkili ve seri bir biçimde plan ve programa bağlayıp uygulayan hizmetler bütünü, lojistik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayat pahalılığı — is. Yiyecek, içecek, giyecek vb. geçim maddelerinin pahalı olması Aslında, bu hayat pahalılığında, ona hak ettiği parayı veremediğimizi biliyoruz. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kiler — is., Far. kilār Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nimet — is., Ar. niˁmet 1) İyilik, lütuf, ihsan Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti. S. M. Alus 2) Yaşamak için gerekli her şey Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rızık — is., zkı, Ar. rizḳ 1) Yiyecek, içecek şey, azık Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu nun rızkını akıtacağız. R. H. Karay 2) din b. Tanrı nın bütün yarattıklarına verdiği nimet Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı m …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ERZAK — (Rızık. C) Rızıklar. Azıklar. Yiyecek içecek maddeler. İhtiyaçlar. Maddi, mânevi muhtaç olduğumuz şeyler …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»